Sabahattin Ali şiirleri, romanları, dergi ve gazetelerde ki yazıları ile toplumsal gerçekçi yazarlardan biridir. Günümüzde de eserleri hala büyük bir ilgiyle takip edilen, şiirleri bestelenen önemli bir edebiyatçıdır. Hayatı boyunca yaşadığı olaylar, çocukluğu, babasını kaybedişi, tutuklanmaları ve aşkları yazarda öyle derin izler bırakmıştır ki bu izlerin oluşturduğu duygusal karakteri neredeyse her eserinde görmek mümkündür.
Sabahattin Ali Eserlerine Genel Bakış
Peki, Sabahattin Ali’nin eserlerinde kendini çokça gösteren bu karakter özelliği nedir?
Sabahattin Ali’nin ilk okuduğum eseri Kürk Mantolu Madonna’dan yola çıkarak örneklendirecek olursak, yazarın neredeyse tüm eserlerinde ki ana karakterler üzerinde hâkim olan ve detaylı bir şekilde işlenen genel ruhsal durumu ve karakterin karakteristik özelliklerini kısaca işleyip, daha sonra yazarın en sevilen eserlerinden biri olan Kuyucaklı Yusuf’a geçeceğiz.
Benim Kürk Mantolu Madonna’da ilk dikkatimi çeken ve kitabı okudukça kendime nasıl, neden gibi sorular sormamı sağlayan durum ana karakterin dünyaya karşı olan ilgisizlik ve tepkisizliğiydi. Bu öyle bir ilgisizlik ki insan ister istemez sorgulamaya başlıyor. Yazarın eserlerin de oluşturduğu ana karakterler hayat düzenine, etrafında olup bitenlere karşı hep sorgulayıcı ve eleştirisel bir tavır takınıyorlar. Fakat hep karamsar bir ruh durumunda oldukları için eleştirdikleri olaylara ve düzene tepkisiz kalıyorlar.
Yazar da hemen hemen her eserinde ana karakterin bu ilgisizliğini, kendini bir yere ait hissedememesi ve insanlar içindeki müthiş yalnızlığını derin bir şekilde işliyor. Aslında eserlerinde işlediği yalnızlık ve bir yere ait olamama hissi yazarın hayatını okuyan bir kişi için yazarla ne kadar da özdeşleşiyor.
Kuyucaklı Yusuf
Yazar bir asker çocuğu olarak küçük yaşlarından itibaren çok farklı şehirlerde yaşamıştır. Bu şehirlerden biri de Edremit’tir. Şimdi sizlere yazarın bir zamanlar orada yaşadığı konusu Edremit’te geçen, yüz temel eser arasına giren ve hatta Yeşilçam filmine bile konu olan Kuyucaklı Yusuf’un konusunu ve karakterlerini anlatacağım.
Kuyucaklı Yusuf Konusu
Kitabın olay örgüsü Aydın Nazilli’de başlıyor. Yusuf anne ve babasıyla Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünde yaşıyor. Bir gün köyü eşkıyalar basıyor ve küçük Yusuf anne ve babasını kaybediyor. Bu olaydan sonra olay yerine gelen Kaza Kaymakamı Salahaddin Bey Yusuf’u yanına alır ve onu büyütür.
Salahaddin Bey Şahinde Hanım ile evlidir. Şahinde Hanım Yusuf eve ilk geldiği günden beri onu hiç istemez ve bunu söylemleriyle de belli etmekten çekinmez. Şahinde Hanım ve Salahaddin Bey hiç anlaşamaz. Salahaddin Bey gençliğini deli gibi geçirip, hayatın zevkini aldıktan sonra yoğunlaştığını düşünüp evlenmeye karar verir.
Yazar kitapta bu tarzda yapılan evlilikleri müzmin evlenme hastalığı olarak tanımlar. Çünkü bu evlilikler çiftler için müşterek bir hayattan ziyade, kadın ve erkek için kaçırılmaması gerek münasipçe bir kısmet düşüncesiyle yapılmıştır. Bu evlilikten güzel bir kız çocuğu Muazzez dünyaya gelir. Bir süre sonra ise Kaymakamın tayini Edremit’e çıkar ve Yusuf ilk kez burada ilkokula başlar. Şahinde Hanım eş dost gezmelerinden geri kalmazken, Kaymakam Beyde arkadaşlarıyla eğlenir, geç saatlerde eve gelirdi.
Yusuf ve Muazzez ise bu zamanlarda birbirlerine can yoldaşı olmuşlardı. Bu yüzden ikisinin arasında gün geçtikçe çok derin ve kuvvetli bir bağ oluşmuştu. Yusuf sessiz, sakin ve zeki bir çocuktu ama derslerle pek ilgisi yoktu. Zaman içerisin de arkadaşları olmuştu ama asla kendini bir yere ait hissetmiyor, arkadaşlarıyla derin bağlar kurmak yerine sadece vakit geçiriyordu. Günler böyle birbiri ardına geçerken, Yusuf ve Muazzez büyümüş, Kaymakam ve ailesi Edremit’e, insanlara alışmışlardı.
Bir bayram sabahı Yusuf, Muazzez ve Ali şenlik yerine giderler. Şenlik yerinde kasabanın köklü ailelerinden birinin oğlu olan Şakir ile karşılaşırlar. Şakir, Muazzeze laf atınca da Yusuf onu herkesin içinde döver. Şakir bunu hiç unutmaz ve her fırsatta Yusuf’tan intikam almaya, onun başını derde sokmaya çalışır. Hatta Kaymakamı borçlandırıp, bu borç karşılığında da Muazzezi ister. Yusuf buna izin vermez. Arkadaşı Ali’den para alarak borcu kapatır. Ama Ali Muazzezi seviyordur ve onunla evlenmek ister.
Bütün bu olanlara dayanamayan Muazzez ise Yusuf’a onu sevdiğini itiraf eder. Muazzezle evlenmek isteyen Ali ise arkadaşının düğününde Şakir tarafından öldürülür. Köklü bir aileden gelen Şakir bu olaydan da ceza almadan kurtulur. Bu kötü olaylardan sonra Yusuf artık duygularından kaçamaz ve ona olan aşkını dile getirir.
Muazzez annesi ile misafirliğe gittiği bir gün Yusuf onu kaçırır ve evlenirler. Kaçan aşıkları Kaymakam Bey bulur ve onları tekrardan eve getirir. Kaymakam bu duruma hiç kızmaz. Çünkü Yusuf’u çok sevdiği için kızını ona emanet edebileceğini düşünür. Daha sonra Salahaddin Bey, Yusuf’a kaymakamlıkta bir iş bulur. Çok geçmeden Kaymakam Bey kalp krizi geçirir ve ölür.
Yusuf’la Muazzez’in çok mutlu giden evlilikleri bu ölümden sonra derin bir yara alır. Kaymakam Bey ölünce eve Yusuf bakmak zorunda kalır. Yeni gelen Kaymakam Yusuf’u gezici köy tahsildarlığına verdirir. Bunun nedeni Yusuf gidince Şahinde Hanım eve yeni Kaymakamı, Şakir’i alarak kızı üzerinden eğlence sofraları kurar. Muazzezi kullanarak para kazanır.
Olay her yerde duyulur. Dedikodu Yusuf’un da kulağına gelince Yusuf köye döner. Yusuf, eve gelince her şeyi görür. Şahinde hanım küçücük kızını kendi emelleri için kullanmıştı. Karısının bu vaziyetini gören Yusuf Şahende’yi, Şakir’i ve Kaymakam’ı oracıkta öldürür. Karısı da ağır yaralanır. Karısını alıp şehrin dışına gider fakat karısı da ölür. Karısını bir çukura gömdükten sonra Yusuf ortadan kaybolur.